Her ne kadar müzik ruhumuzun gıdası olsa da biz genelde gıda zehirlenmesi yaşıyoruz. Sabah korna sesleri, servis şoförünün zevkine göre bir radyo, telefonların muhteşem(!) bekletme müzikleri, ofis insanlarının masalarına bıraktıkları telefonların melodileri, diğer ofis araçlarının çıkarmış oldukları seslerin toplamında gıdamızı alıyoruz ama sonunda zehirleniyoruz.
Ne yazık ki bazı işletmelerin müzik dinleme(me) ile ilgili çok katı kuralları var. Bu kuralları koyanların müziğin ne kadar önemli bir motivasyon aracı olduğunu bilmedikleri ortada. Halbuki işletmelerin bu melodik motivasyon aracına hiç müdahale etmemeleri gereklidir. Çünkü çalışanların içinde bulundukları yoğun iş hayatı içerisinde ufak kaçamaklara ihtiyacı vardır, en sevdiği şarkının bir anda kulağına gelmesi gibi 5 dk.’lık kaçamaklara. Yoğun bir iş temposu içerisinde koridorun ucundan gelen o melodi ile yüzü güler, bir anlığına iş stresinden sıyrılır. İsterseniz 2 adet konser bileti verin, o 2 saatlik müzik şöleni 5 dk.’lık şarkının yerini tutamaz.
Tabii ki işyerinde son ses istediğimiz her şeyi de dinleyemeyiz. Dinlediğimiz şarkının çalışmamızı olumlu yönde etkilemesi gerekmektedir.
Bu konu ile ilgili olarak yapılan araştırmalar sonucunda;
- Seçtiğimiz müzik ile daha iyi odaklanılabildiği,
- Seçtiğimiz müziğin çalışma tempomuzu arttırdığı,
- Seçtiğimiz müzik ile kendi tarzımızı oluşturup yaratıcılığımızı etkilediğini,
- Ayrıca açık ofis çalışanlarının bazı durumlarda o gürültülü ortamdan uzaklaşabilmek için müzik dinlediklerini ortaya koymuştur.